Ekim ayında yayınladığımızdan bu yana oluşan ekonomik gelişmeleri sizler için özetleyip olası etkilerini paylaşmaya çalıştık. Başlıca gelişmeler şu şekildeydi:
· Kredi mekanizması normalleşiyor
· Enflasyon Ekim’de de %60’nın üzerinde
· TCMB politika faizini %30’dan %35’e çıkardı
· TCMB’ye göre enflasyonda tepe Mayıs 2024’te %70’in üzerinde
· Ticari kredi faizleri %50,7, 3aylık mevduat faizi %44.5
· Büyüme göstergelerinde karışık seyir (PMI aşağı, sanayi üretimi yukarı) hafif iyileşme
· KKM’den çıkış hazırlıklarına devam
KKM’den çıkış hazırlıkları Ekim ayı ve Kasım ayının ilk yarısı itibarıyla devam etti. Buna göre TCMB hem KKM hesaplarından munzam karşılık oranlarını artırdı. Ayrıca bankaların ticari kredi faizlerini belirli bir seviyenin üzerinde tutmasına neden olan sınırlar ile bankalara kredi vermek yerine devlet tahvili tutmalarına neden olan düzenlemeler de kademeli olarak kaldırıldı. Bu sayede kredi mekanizmasının yeniden sağlıklı bir şekilde çalışması için adımlar atılmış oldu.
(Munzam karşılık: Bankaların topladıkları her TL ve döviz mevduat üzerinden ayırdıkları ve merkez bankası hesaplarında tutulmak zorunda olan meblağ. Munzam karşılıkların artması bankaların o kaynağı kullanamaması anlamına geliyor)
(Kur Korumalı Mevduat (KKM): 2021 Aralık ayında hayata geçirilen ve mevduat sahiplerine belirli bir faiz oranı sağlayan, mevduatın vadesi içerisinde kurun ödenecek faiz oranından daha çok artması durumunda aradaki farkı mevduat faizine sağlayan sistem)
· TCMB’den faiz artışlarına devam
Eylül’de gerçekleştirilen 5 puanlık artışın ardından Merkez Bankası’nın hız düşürebileceği beklentilerine karşılık Ekim’de politika faizi bir 5 puan daha artışla %30'dan %35'a yükseltildi. Borçlanma maliyetlerini artırmasına rağmen bu adımı oldukça olumlu buluyoruz. Bunun nedeni piyasadaki fazla likidite nedeniyle bankacılık sektörünün kaynak sorununun olmaması mevduat faizlerinin artmasını engelliyor. Bu da tasarrufların mevduata kaymasını engelleyerek harcamaların devamına ve enflasyonla mücadelenin ağır işlemesine neden oluyor. TCMB, hem faiz artışı yaparak hem de munzam karşılıkları artırarak piyasadaki fazla likiditenin piyasada kalmak yerine bankacılık sistemine ve kendi hesaplarına akmasını hedefliyor. Bu hedefe ne kadar çabuk ulaşırsa enflasyonda düşüş de o kadar çabuk başlayacak.
· Piyasa faizlerinde artış
TCMB’nin attığı adımlar sonunda Ağustos sonunda %32.3 olan ticari kredi faizleri Eylül sonunda %46.0’ya, Kasım başında ise %50.7’ye yükseldi. İhtiyaç kredisi faizleri ise %60’a yakın seyretmeye devam ediyor. Ağustos sonundan Eylül sonuna %25.1’den %45.2’ye yükselen 3 ay vadeli mevduat faizi ise Kasım başı itibarıyla %44.5 seviyesinde. Bu durum TCMB’nin finansal koşulları daha da sıkılaştırması gerektiğine işaret ediyor. Bu da kademeli bir şekilde enflasyon görünümünün düzelmesi demek ancak o esnada işletmelerin işletme sermayelerindeki bozulmayı telafi edecek önlemler alması gerekiyor.
· Enflasyonda hafif düşüş, TCMB’nin enflasyon beklentilerinde yukarı revizyon
Ekim’de tüketici enflasyonu artış beklentilerinin aksine %61,53’ten %61,36’ya hafif bir düşüş gösterdi. Aylık enflasyona en büyük katkı konut sektöründen gelirken 25m3’e kadar ücretsiz olan doğalgaz kullanımının havaların serinlemesiyle artış göstermesi enflasyonda doğalgazın katkısını artırmış görünüyor. Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını sürdürmesini ve daha düşük oranlarda da olsa politika faizini artırmaya devam etmesini bekliyoruz. Beklenenin altında gelen enflasyon %70’in üzerinde beklediğimiz yılsonu enflasyonu üzerinde aşağı yönlü risk oluşturuyor. TCMB de Kasım ayı başında gerçekleştirdiği Enflasyon Raporu sunumunda yıl sonunda enflasyonun 65 olacağını öngörmüştü. TCMB, önceki tahmini olan %58.0’i yukarı çekerken gelecek yılsonu beklentisini de %33.0’ten %36.0’ya yükseltti. Banka’nın beklenti patikasına göre enflasyonda tepeyi %70’in üzeri bir seviyede Mayıs ayında görecek, ardından da enflasyonda hızlı bir artış göreceğiz. TCMB’nin enflasyonda artışın devamını beklemesinin ana nedenleri Kasım ayında kış koşullarının 25 m3 üstü doğalgaz kullanımlarının çok artacak olması, Ocak ayında asgari ücrete zam ve vergilere otomatik güncelleme gelecek olması ve de Mayıs ayında 25m3’e kadar doğalgazda bedava kullanım olanağının son bulmasının yaratacağı baz etkisinin enflasyonu yukarı itecek olması.
· Perakende satışlar üzerinde azalan talep baskısı
Eylül’de perakende satışlar daha da hız keserek geçen yıla göre %13.8 büyüdü. Önceki ay bu oran %17,2 olmuştu. Böylece yılın ikinci çeyreğinde %27.7 artan perakende satışlar üçüncü çeyrekte %21.7 arttı. Perakende satışlardaki yavaşlama üçüncü çeyrekte üretim artışı kuvvetli seyretse de bunun daha çok stoklara yapılan bir üretim olduğunu ve satışlara aynı kuvvette yansımadığını düşündürüyor. Enflasyon açısından bakılacak olursa da satışlarda yavaşlama görmek olumlu olmakla birlikte enflasyonun anlamlı bir düşüş göstermesi için yavaşlamanın çok daha belirginleşmesi gerekiyor.
· Para politikası cari açığı aşağı çekiyor
Eylül’de cari denge 1.9 milyar dolar fazla vererek 12 aylık toplam açığın 56.6 milyar dolardan 51.7 milyar dolara gerilemesini sağladı. Geçen seneye göre cari dengedeki iyileşmede toplam mal ihracatındaki %3.0’lük düşüşe karşılık ithalatın %16 gerilemesi ve net turizmin gelirlerinin Eylül’de %11 artışla 5.0 milyar dolara yükselmesi etkili oldu. Kısa vadede küresel koşulların ihracatı desteklemesini beklemesek de sıkı para politikasının gecikmeli etkileri ile düşen ithalat cari dengenin düşmeye devam etmesini beraberinde getirecektir. Bu durum finansman kalitesi ile ilgili sorunları risk olmaktan çıkaracak ve rezervler üzerindeki yüklerin hafiflemesine neden olacaktır.
· İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI Ekim’de geriledi
Türkiye’de imalat PMI Ekim’de 49.6’dan 48.4’e geriledi. Üst üste 4. ay 50 seviyesinin altında kalan endeksle ilgili olarak Ekim’de iç ve dış talebin zayıf seyri nedeniyle yeni sipariş temin etmenin zorlaşmasının istihdam, üretim ve satın alma faaliyetlerini yavaşlattığı belirtildi. Toplam yeni siparişlerdeki yavaşlama geçen yılın Kasım ayından bu yana en yüksek oranda gerçekleşti.
· İstihdam piyasası kuvvetli
Eylül’de işsiz sayısı bir önceki aya göre 46 bin kişi azalarak 3,17 milyon olurken, istihdam 59 bin kişi düşüşle 31,69 milyona yükseldi. İşsizlik oranı ise Ağustos’taki %9.2 seviyesinden %9.1’e geriledi. Böylece işsizlik oranı üst üste üçüncü ay düşüş göstermiş oldu. Daha geniş tanımlı işsizlik olan atıl işgücü oranı da %23.0'ten %21.8'e gerilerken mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre 0,8 saat artarak 44,2 saat olarak gerçekleşti.
· Sanayi üretiminden kuvvetli seyir
İstihdam piyasasındaki bu iyileşmede sanayi üretiminin beklenenden daha kuvvetli bir görünüm sergilemesi etkili olmuş gibi görünüyor. Sanayi üretimi Eylül'de beklentilerin üzerinde kalarak geçen senenin aynı ayına göre %4.0 büyüdü. Ağustos'ta bu oran %3.1'di. Böylece birinci çeyrekte sanayi üretimi takvim etkisinden arındırılmış bazda %4.9 olurken GSYH büyümesine temel teşkil eden arındırılmamış sanayi üretim büyümesi %7.7 oldu. Sıkı para politikasına ve talepteki hafif düşüşe rağmen üretim aktivitesinin kuvvetli olduğunu ve bunun üretime yansıdığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde sıkı para politikasının gecikmeli etkileri ve zayıf seyretmeye devam eden ihracat koşulları hem sanayi üretiminde hem de istihdam piyasasında bozulmaya neden olabilir. Ancak yılın ilk 3 çeyreğine dair veriler yıllık toplam bazda %3.0 üzerinde bir büyümeye işaret ediyor.
·
İhracat iklim endeksinde düşüş
İhracat pazarının %9.0’unu oluşturan Almanya’da üretim aktivitesinin zayıflaması, diğer Avrupa ülkelerinde ekonomik aktivitenin gerilemesi ihracat iklim endeksinin düşmesine neden oldu. ISO’nun düzenlediği Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi EndeksiEkim’de kritik eşik olan 50.0’nin altında kalmaya devam ederek 49.0’dan 48.5’e geriledi.Ulusal PMI anketlerindeki PMI üretim endekslerinin bir araya getirilerek ağırlıklandırılmasıyla hesaplanan endeksüst üste üçüncü kez daralma bölgesinde kalmış oldu.
· Turizm ivme kaybetmeye devam ediyor
Türkiye’yi ziyaret eden yabancıların sayısı Ağustos ayında geçen seneye göre %5.65 artışla 6,7 milyona yükseldikten sonra Eylül’de %5.7 artışla 5.79 milyon kişi oldu. Tek bir veriye bakarak karar vermek güç olmakla birlikte ülkeye gelen turist sayısı artışı dört ay sonra ilk defa hızlanma gösterdi. 12 aylık toplam gelen turist sayısı 48.7 milyon kişiden 49.0 milyon kişiye yükseldi. Turizm istatistiklerindeki ivme kaybı durulmuş gibi görünse de henüz bir trend dönüşümünden bahsetmek için erken.
· Rezervlerde seçim sonrası 30 milyar dolar artış
3 Kasım haftasında TCMB brüt rezervleri 128.4 milyar dolara ulaşarak neredeyse yılbaşındaki seviyelerine ulaştı. . Brüt rezervlerin 44.5 milyar dolarını altın, 83.9 milyar dolarını döviz rezervleri oluşturdu. Ayrıca 26 Mayıs’ta gördüğü yılın en düşük seviyesi olan 98.5 milyar dolara göre yaklaşık 30 milyar dolar artış yaşanmış oldu.
· Az da olsa yabancı yatırımcı girişi
3 Kasım haftasında yabancı yatırımcılar hisse senedi piyasasında 86 milyon dolarlık hisse senedi tahvil piyasasında 466 milyon dolarlık alım gerçekleştirdi. Tek haftaya bakarak karar veremeyiz elbette ancak tahvil piyasasında hareketlenme yabancı yatırımcı nezninde karşılık bulmaya başlıyor gibi görünüyor. Böylece yılbaşından bu yana yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi pozisyonu 501 milyon dolar azalırken tahvil pozisyonu 1.9 milyar dolar arttı. 52 haftalık yani son bir yıllık periyotta ise ise 855 milyon doları hisse senedi satışı, 1.8 milyar doları tahvil alımı olmak üzere 993 milyon dolarlık sermaye girişi gerçekleşti.
KAGİDER Ekonomi Danışmanı
Özlem Derici Şengül
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), girişimcilik yoluyla kadının güçlenmesini hedefleyen bir sivil toplum kuruluşudur. Kadının sadece ekonomik olarak değil politik ve sosyal olarak da güçlenmesini hedefler. KAGİDER kadın girişimciliğini, kadınların eşitsiz ve dışlanan toplumsal konumlarının değişmesi ve bu sayede ekonomik güçlenme ile kadın güçlenmesini sağlayacağı için destekler. Kadın girişimcilerin sağlayacağı faydalar, kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına katkı verecektir.