Kadın

KAGİDER Üyesi | 9ay önce | 5 dakikalık okuma

Kadının Güçlenmesi Toplumsal Dönüşümün Anahtarı Olabilir mi?

Kadınların güçlenmesi sadece bireysel bir mesele değil. Aynı zamanda toplumun genel refahı ve sürdürülebilir kalkınması için önemli bir anahtar. "Kadının Güçlenmesi Neye Yarar?" sorusu, sadece cinsiyet eşitliği mücadelesini değil, aynı zamanda toplumsal normları, iş dünyasını ve bireysel potansiyelimizi sorgulamamıza neden olan derin bir soru. Bu yazımda, kadınların güçlenmesinin toplumsal ve ekonomik etkilerini, iş dünyasındaki konumlarını ve eşitsizlikle mücadele stratejilerini ele almaya ve tartışmaya çalıştım. Hep birlikte çalışarak, daha adil ve cinsiyet ayrımının hiçbir alanda hissedilmediği bir dünyanın kapılarını aralama fırsatı umuduyla...

Toplumsal Cinsiyet Normları Bize Ne Söylüyor?

Her şeyden önce konuya cinsiyet normlarından bakmak gerekiyor. Peki, nedir bu normlar ve bize ne anlatıyor? Toplumsal cinsiyet normlarını, toplumun belirli bir cinsiyete atfettiği roller, beklentiler ve davranış biçimlerini şekillendiren görünmez kurallar olarak tanımlayabiliriz. Bunlar zaman içinde oluşmuş ve evrilmiş kurallar. Ancak tarih boyunca belirli olaylar ve figürler bu normları derinden etkilemiş.

Günümüzdeki yaklaşımları etkileyen cinsiyet normları tarih boyunca kültürel, dini ve ekonomik faktörlerin birleşiminden doğdu. Avcı-avlanıcı rolünden tarım toplumlarına geçişle birlikte kadın ve erkeklere atanmış rollerde değişiklikler yaşandı. Bu normlar zaman içinde mitoloji, edebiyat ve din gibi kültürel unsurlarla güçlendi ve pekiştirildi. Bunlar kadınları ve erkekleri belirli rollerle sınıflandırarak toplumdaki güç dinamiklerini etkiledi. Erkeklere liderlik vasıfları yüklenirken, kadınlara bakım ve aile içindeki roller atandı. Bireylerin beklentileri ve normların toplumda kabul görmesiyle bireyler arasında eşitsizlikler de ortaya çıkmış oldu. Bu kabulleniş elbette sonsuza kadar sürmedi. Kadın hakları mücadeleleri, 19. yüzyılın ortalarında başlayarak kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanımı gibi önemli olaylar toplumsal cinsiyet normlarındaki değişimleri hazırladı ve hızlandırdı. Günümüzde erkeklere liderlik, kadınlara destek rolü veren ezberlenmiş normlar giderek daha fazla sorgulanmakta ve değişime uğramakta. Toplum, kadın ve erkeklere atfedilen roller konusunda daha esnek ve eşitlikçi bir bakış açısı geliştiriyor. Ancak, bu değişim süreci hala devam etmekte, gelişip ilerlemesi için herkesin katılımını ve anlayışı gerekiyor.

Kadının Güçlenmesinin Toplumsal Etkileri Neler Olur?

Kadınların güçlenmesi sadece bireysel bir kazanım değil aynı zamanda toplumun genel dinamiklerinde önemli değişimlere yol açar. Bu değişim, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azalmasından genç nesillere ilham verilmesine kadar bir dizi olumlu etkiyi barındırır. Kadınların toplumsal alanda daha fazla güçlenmesi, bizleri kalıplara sokan normları sorgulamamıza ve değiştirmemize öncülük eder. Toplum daha eşitlikçi ve adil bir yapıya doğru evrilir. Kadınların liderlik rollerinde yer alması, karar alma süreçlerine katkıda bulunması, toplumun genel anlamda daha demokratik ve çeşitli bir yapıya doğru evrilmesini destekler. Kadınların ekonomik, sosyal ve politik anlamda güçlenmesi ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azalmasına doğrudan katkı sağlar. Eşit fırsatlar, eğitim ve iş dünyasındaki cinsiyet ayrımcılığına son verilmesi toplumun genel refahını artırır. Daha eşitlikçi bir toplum, bireylerin potansiyellerini tam olarak kullanabildiği ve katkıda bulunabildiği bir ülke demektir. Bu dönüşüm genç nesillere de ilham verir. Güçlü kadın rol modelleri, genç kadınların kendi hedeflerine odaklanma konusunda cesaret bulmalarına yardımcı olur. Kadınların güçlenmesinin toplumsal etkileri, sadece kadınların değil, tüm toplumun refahını ve gelişimini olumlu bir şekilde etkileyen derinlemesine bir dönüşümü beraberinde getirir. Hep arzuladığımız daha adil, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir toplum hedefine doğru atılmış önemli bir adımdır.

Kadın İş Dünyasında Nerede? Ülkemizde Durum Nedir?

Ülkemizde kadınların iş dünyasındaki konumu hem istihdam hem de liderlik pozisyonları açısından olumlu bir manzara çiziyor. Ancak, hala karşılaşılan zorluklar ve eşitsizlikler göz ardı edilemez. 2021 yılı TÜİK verileri, üst düzey ve orta kademe yönetici pozisyonlarında kadın oranının sadece %20,7 olduğunu gösteriyor. 2012 yılına kıyasla %6,3'lük bir artışa rağmen, bu oranın hala yetersiz olduğunu söylemek mümkün. İstihdam oranında da daha gidecek yolumuz var. Yine TÜİK verilerine göre 2021 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranının %45,2… Bu oran kadınlarda %28,0, erkeklerde ise %62,8... Yükseköğretim istatistiklerine göre ise yükseköğretimde görevli profesörler içinde kadın profesör oranı 2010-2011 öğretim yılında %27,6 iken 2021-2022 öğretim yılında %33,2... Doçent kadrosunda görev yapan kadın oranı 2021-2022 öğretim yılında %40,2 iken öğretim görevlisi kadrosunda görev yapan kadın oranı %50,8... Son resmi verilere göre, kadınların işgücüne katılım oranı genel olarak artış göstermiş olsa da erkeklerle arasındaki fark hala varlığını sürdürüyor. Kadın istihdamının genel durumunda görülen iyileşmeye rağmen, sektörel dağılımda hala belirgin farklılıklar var.

Kadınlar, iş dünyasında karşılaştıkları zorluklarla mücadele etmek durumunda. Cinsiyet temelli ayrımcılık, ücret eşitsizliği, iş/hayat dengesi, yükselme fırsatlarının kısıtlı olması gibi sorunlar, kadınların kariyerlerinde ilerlemelerini zorlaştırıyor. Bu zorluklarla başa çıkabilmek ve daha eşitlikçi bir iş dünyası oluşturabilmek için şirketler, hükümetler ve toplumun geneli daha fazla çaba sarf etmeli.

Ülkemizde cinsiyet eşitsizliği konusundaki farkındalık artarken, birçok şirket ve kuruluş bu soruna çözüm bulma yollarına odaklanıyor. Kadın liderliğini destekleyen politikalar, cinsiyet eşitliği eğitimleri ve kadın çalışanların kariyer gelişimini teşvik eden programlar, bu çözüm arayışlarının önemli bir parçası. Çoğu şirket, kadınları liderlik pozisyonlarına getirmek ve kariyerlerini ilerletmek için çeşitli stratejiler uyguluyor. Bu çerçevede, yönetici kadınlar olarak bu dönüşümün liderliğini üstlenmeliyiz. Deneyimlerimizi paylaşmak, genç kadınları cesaretlendirmek ve onlara rehberlik etmek, kurumsal dünyada daha fazla kadının liderlik pozisyonlarına ulaşmasını desteklemek bizim için en önemli yatırım.

Mavi Yakada Durum Nedir?

Mavi yaka istihdamında öncü olan eleman.net'in kurucu ortağı olmam ve sektördeki tecrübelerim mavi yakalı kadınların istihdam durumu için bana özel bir bakış açısı sunuyor. Ülkemizde, mavi yaka pozisyonlarda çalışan kadınların sayısı oldukça yüksek. Tarım, üretim, çağrı merkezi, hizmet, satış, pazarlama, idari işler alanlarında kadınlar yoğunlukla istihdam ediliyor. eleman.net olarak özgeçmiş datamızın yüzde 50,58'ini kadınlar oluşturuyor. Kadınların istihdamı olumlu bir tablo, ancak bu sektörlerdeki çalışma koşulları ve ücretler kadınlar nezdinde daha fazla iyileştirilmeli.

Mavi yaka kadınların güçlenmesi için öncelikle eğitim ve mesleki gelişim fırsatlarına erişim sağlanmalıdır. Ayrıca, adil ücret politikaları ve çalışma koşulları oluşturulmalı. Bu konuda biz de iş ortağımız olan firmalara mentorluk veriyoruz. Toplumun genelinde farkındalık yaratmak için dönem dönem STK'larla ve üniversitelerle birlikte hareket ediyoruz.

Eşitsizlik En Çok Hangi Alanlarda Kendini Gösteriyor?

İyiye gidiş olsa da eşitsizlik toplumun birçok alanında derin izler bırakmakta. İş hayatında en belirgin izlerinden birisi de ücret eşitsizliği... Kadınlar genellikle aynı işi yaptıkları erkek meslektaşlarına kıyasla daha düşük ücret alabiliyor. TÜİK, son 2022 raporunda sonuçlar erkeklerin lehine görünüyor. Verilere göre çalışan erkekler aylık ortalama 11 bin 233 TL kişi başı brüt ücret-maaş alırken, kadınlar aylık ortalama 10 bin 961 TL brüt ücret-maaş aldı. Kadınlar, bazı bölgelerde eğitim imkanlarından daha az yararlanabilmekte. ADNKS sonuçlarına göre resmi evliliklerde eşler arasındaki eğitim farkı incelendiğinde, eşlerinden daha yüksek eğitimli olan kadınların oranı %15,9, eğitim seviyeleri aynı olan eşlerin oranının ise %42,8. Ev içindeki iş yükünün adaletsiz bir şekilde dağılımı da toplumsal normların getirdiği bir diğer eşitsizlik konusu... Hane halkı ferdi tarafından yapılan ev işleri cinsiyete göre incelendiğinde, ev işlerini genellikle kadınların üstlendiği görülüyor. Kadınlar en fazla %94,4 ile çocuk bakımı, %85,6 ile çamaşır ve bulaşık yıkama (makineyle bile olsa), %85,4 ile yemek yapma ve evin günlük toplanması ve temizlenmesi işlerini yapıyorlar.

Kadınlar Nasıl Güçlenir?

Her zaman dile getirildiği gibi kadınların eğitim ve mesleki gelişim olanaklarına erişimlerini güçlendirmek gerekiyor. Eğitimli insan kendi potansiyellerini keşfedebilir. Özel sektör ve kamunun birlikte hayata geçireceği mesleki gelişim programları ve destekleyici politikalar, kadınların iş dünyasındaki liderlik pozisyonlarına yükselmelerine olanak tanıyabilir. Girişimcilik ise ayrı ele alınması gereken bir konu... Kadın girişimciliği, ekonomik bağımsızlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği için kritik bir faktör. Kadınları girişimciliğe teşvik etmek, finansal destek sağlamak ve girişimcilik eğitimleri sunmak, kadınların iş dünyasında daha aktif ve güçlü bir rol oynamalarına olanak tanıyacaktır. Ayrıca, kadın girişimcilere yönelik ağlar kurmak ve mentorluk programları oluşturmak da güçlenmelerini destekleyecek. Kadınların birbirlerine destek olmaları, dayanışma içinde olmaları önemli. Yöneticilik şapkamın yanı sıra KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesiyim. Girişimciliği teşvik etmek ve mentorluk konusunda KAGİDER'de de birçok proje gerçekleştiriyoruz. Kadınlar olarak, bugünü ve yarını konuşup birbirimize rehberlik ediyoruz. Hep birlikte, kadınların kurumsal dünyada daha fazla söz sahibi olmasını ve liderlik rollerine yükselmesini destekliyoruz. Unutmamamız gereken önemli bir nokta var: Kadın erkek eşittir, nokta. Bu başlık altında bir araya gelerek, toplumsal cinsiyet eşitliği için çaba göstermeli ve birbirimize destek olmalıyız.

Kadın Güçlenmesinin Bireysel Boyutu

Kadınların kurumsal ve toplumsal hayatta güçlenmesi, kişisel ve mesleki hedeflerini belirleme süreciyle başlar. Kendi hedeflerini belirleyen kadınlar, yaşamlarını daha bilinçli bir şekilde yönlendirebilirler. Özgüven sahibi olurlar. Kendine güvenen bir insan, karşılaştığı zorlukları daha etkili bir şekilde aşabilir ve kendi değerini daha iyi ifade edebilir. Bu bağlamda, kadınlara kendi başarılarına odaklanmaları, güçlü yönlerini keşfetmeleri ve bu yönleri üzerine inşa etmeleri konusunda destek vermek önemlidir.

Hepimiz kendine özgü yeteneklere, tutkulara ve potansiyele sahibiz. Güçlenmiş bir kadın, kendi potansiyelini tanıyarak bu potansiyeli en üst düzeye çıkarmaya odaklanmalı. Bahsettiğim aşama, kişisel ilgi alanlarına uygun kariyer seçimleri yapmaktan, yeni beceriler öğrenmeye kadar geniş bir yelpazede gerçekleşebilir. Kendi potansiyelini keşfeden kadınlar, daha tatmin edici ve amaca yönelik bir yaşam sürme yolunda ilerlerler.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin karşısında duran, cesurca liderlik eden ve kendi potansiyellerini ortaya çıkaran kadınlar sadece kendi başarılarını değil, aynı zamanda genç nesilleri ve toplumları da ilham verici bir şekilde etkiler. Kadınların eğitimde, iş dünyasında ve toplumda güçlendirilmesi, bir adım attıkları her alanda olumlu değişimlerin başlangıcını simgeler. Birlikte mücadele ederek, kadın rol modellerini takip ederek, dayanışma içinde hareket ederek; bir adım attıkça, bir diğerini daha cesaretle atabiliriz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, tüm kadınların gününü kutluyor, kadınların karşılaştığı zorlukları anlayan, başarılarını kutlayan ve cinsiyet eşitliği için birlikte daha güçlü bir gelecek inşa etmek adına katkı sağlayan herkese yürekten teşekkür ediyorum.


KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi

Özlem Demirci Duyarlar



KAGİDER Üyesi

Girişimci

KAGİDER Üyesi