KAGİDER Üyesi Zuhal Mansfield Yazdı: Ukrayna - Rusya Savaşının etkisinin küresel sonuçları

KAGİDER Üyesi | 1 yıl önce | 5 dakikalık okuma

Covid 19 pandemisinin en olumlu yanı, küresel sorunların bütün ülkeler tarafından birlikte çözüm bulmada bir işbirliği oluşturmasını hazırlaması olmuştur. Kapanma, aşılama ve ortak kararlara uyma konusunda tarihteki en büyük uyumlu hareketlerin başında geliyor.

Pandemide yaşadığımız bu küresel tavrı, bundan böyle diğer sorunlarda da görmek mümkün olacaktır. Bunun en kısa sürede yaşanacak örneği ise Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş olacaktır.

Yerel savaş diye bir tanım artık ortadan kalkmıştır. Bütün yerel savaşların sonuçları küresel etkiler oluşturuyor.

Teknoloji günümüzün en güçlü özelliği olmakla birlikte en hassas yanını da oluşturuyor. Çoğu çevrelerde bir siber savaştan söz edilmeye bile başlandı.

Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan savaşta da bunu gözlemledik. Avrupa’da SATCOM yani uydu terminalleri saldırıya maruz kaldı. Terminaller hasar gördü, çalışamaz hale getirildi ve muhtemel ki tamir edilemeyecek.

Pek çok konuda ilginç çıkışlarıyla tanıdığımız Tesla otomobillerinin kurucusu Elon Musk, Ukrayna’ya Starlink uydusu yönlendirdi. Malum dünya çevresine binlerce uydu yerleştiren Starlink sistemi ile uzaydan küresel internet ağı oluşturmayı hedefliyor. Sistem kısmen çalışmaya da başladı. Musk, Ukrayna’nın internet altyapısının kesintiye uğramaması için Starlink uydu terminalleri gönderdi.

Ruslar da Starlink’i hedef alan saldırılara geçtiler. Starlink terminallerinin bir kaç saat boyunca sinyalleri kesildi. Buna karşı da Elon Musk, uzaya füze gönderen SpaceX şirketinin önceliğini değiştirdi ve siber savunmayı ön plana aldı.

Rusya, kara, deniz ve hava birlikleriyle Ukrayna ve Kırım’ı işgal planlarını uygulamaya geçirirken siber savaş alanında da dünyanın daha önce görmediği saldırılar yapmaya devam ediyor.

Türkiye, SİHA’lar (Silahlı İnsansız Hava Araçları) konusunda önemli bir konuma geldi. SİHA siber savunmasına yönelik de önemli adımlar atması gerekiyor.

Enfekte olmuş cihazlarda verileri yok eden Hermetic isimli bir zararlı ve kötü amaçlı casus yazılım olan wiper saldırısının Ukrayna kurumlarına karşı kullandığı ortaya çıktı. Haliyle bütün dünyanın ülkeleri siber savunmaya geçmek zorunda kaldı.

Ukrayna, bu süreçte binlerce benzeri saldırıya maruz kaldı. Yeni dönemin savaşı, öncelikle bir siber savaştır ve etkileri tahminlerin ötesine ulaşmaktadır.

Saldırılar sadece savaş sırasında da olmuyor. Son 10 yıla baktığımızda da dünyanın pek çok ülkesinde kritik altyapılara yönelik pek çok siber saldırı yaşandığını da görüyoruz. 2013 yılında Saudi Aramco’ya yönelik veri kaybı saldırısı, 2016’da Alman Çelik Fabrikalarına yönelik saldırı, 2017’de Dallas yol levhalarına ve San Francisco metrosuna yönelik saldırı, 2018’de Wolf Creek nükleer santrali saldırısı, 2019’da Boeing uçağının WannaCray tarafından vurulması, 2020’de Venezuela’da elektrik kesintisi gibi…

Savaşın yeni yüzü budur ve hiç bir savaşın artık yerel kalması mümkün değildir.

Ukrayna - Rusya savaşının bir diğer etki alanı gıda tedarikinde yaşandı. Dünyanın en büyük buğday ve yağlı tohum satıcısı olan bu iki ülkenin savaşa başlamasıyla ciddi bir tedirginlik yaşandı. Türkiye de bu iki üründe en fazla ithalat yaptığı iki ülkeden yapıyordu.

Türkiye, ihtiyacı olan yağlı tohum ihtiyacının en az yarısını ithal ediyor. Genellikle de yağlı tohum olarak ithal edip, yağ elde edilmesinin yanı sıra tohum posalarını da yem sanayiinde kullanıyor. Türkiye 2020-2021 sezonunda ayçiçeği ithalatının yüzde 50,6’sını Rusya’dan, yüzde 14,6’sını da Ukrayna’dan gerçekleştirdi. Toplam ayçiçeği ithalatının tohum ve yağ olarak miktarı 3.3 milyon ton oldu.

Ayrıca bu alanda 1.94 milyon ton ihracat yaptığımız da unutulmamalı. Bunun anlamı şu: Eğer yeterli ithalat yapılamazsa, ihracat yapan işleme tesisleri de atıl kalacaktır.

Bunun en bariz alanı unlu mamuller sektöründe görüyoruz. Türkiye, kendine yetecek kadar yani 20 - 22 milyon ton buğday üretmesine rağmen, 10 milyon ton civarında da ithalat yapmak zorundadır. Çünkü dünyanın en fazla unlu mamul ihracatı gerçekleştiren ülkesidir. Buğday ithalatı olmazsa Anadolu’daki pek çok değirmen ve makarna tesisi atıl hale gelecektir.

Savaş sebebiyle yaşanan gıda tedariği sorununa dünya kısmen hazırlıklı yakalandı. Pandemi sebebiyle benzeri kesintiler yaşanmaya başlayınca, ülkeler gıda ithalat ve ihracatında korumacı ve stoklu bir anlayışa girmişti. Çin’in bu süreçte 80 milyar dolarlık gıda hammaddesi stoku yaptığı biliniyor.

Çin, geçen yıl yaşanan konteyner tedariki sorununda önemli rol oynamıştı. Anlaşılan o ki Çin’in stokçu yaklaşımı konteyner sorununu devam etmesine sebep olacaktır.

Önümüzdeki süreçte, deniz nakliyat ve ulaşımına yeni kurallar gelmesi kimseyi şaşırtmasın.

Ukrayna - Rusya savaşı ile birlikte gıda güvenliğine yönelik küresel adımların atılması söz konusu olabilir. Her ülke üretim ve gıda tedariği süreçlerini yeniden ele almak zorunda kalacaktır. Özellikle Türkiye gibi ihracatçı niteliğini korumak zorunda olan ülkeler için radikal üretim kararlar alacaktır.

Haliyle, pandemi ile başlayan gıda fiyatlarının artış süreci savaşın başlamasıyla yeni bir ivme kazandı. Bir taraftan petrol fiyatlarının artışı, diğer taraftan gıda tedarikinde yaşanan sorunlar küresel olarak enflasyonist bir süreci doğurdu. Gıda fiyatlarındaki aşırı artış sürecinin kısa sürede toparlanması öngörülmüyor.

Ülkeler yeni pozisyon alacaklardır. Bu alanda ilginç bir Twitter paylaşımı bu iddiayı doğruluyor.

Hindistan Ticaret Bakanı Piyush Goyal, attığı bir tweet ile “Hintli çiftçiler dünyayı besliyor. Mısır, Hindistan'ı buğday tedarikçisi olarak onayladı. Dünya, istikrarlı bir gıda arzı için güvenilir alternatif kaynaklar ararken, Başbakan Narendra Modi'nin hükümeti devreye giriyor. Çiftçilerimiz tahıl ambarlarımızın taşmasını sağladı ve biz dünyaya hizmet etmeye hazırız.” dedi.

Dünyanın en büyük ikinci buğday üreticisi olmasına ve küresel stokların yaklaşık yüzde 9'una sahip olmasına rağmen geleneksel olarak büyük bir buğday ihracatçısı olmayan Hindistan, savaşın yol açtığı küresel buğday krizinde stoklarını devreye soktu. Önemli bir buğday ihracat üssü haline gelen Hindistan 2021/22 mali yılında ihracatını 2.1 milyon tondan tüm zamanların en yüksek seviyesi 7.85 milyon tona çıkardı.

Sadece Nisan-Ağustos döneminde geçen yıla oranla yüzde 50 artışla 4 milyon tonluk ihracat anlaşması yaptı. Tüketimini karşılamak için büyük ölçüde Ukrayna buğdayına bağımlı olan Mısır, İran, Bangladeş ve Endonezya gibi ülkelere buğday tedarik eden Hindistan’ın birkaç gün önce Mısır tarafından önemli bir tedarikçi olarak onaylandı. İç talebi karşılamak için geleneksel olarak ucuz Ukrayna ve Rus buğdayına güvenen Mısır, Madhya Pradesh, Punjab ve Maharashtra'da yaptığı incelemeler sonrasında Hint buğday çeşitlerini onay verdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili Hindu Business’a yaptığı açıklamada, Hindistan'ın şu anda “Mısır, Türkiye, Çin, Bosna, Sudan, Nijerya, İran dahil olmak üzere çeşitli ülkelerle buğday ihracatına başlamak için görüşme halinde” olduğunu söyledi

Hindistan, geçmiş yıllarda da küresel gelişmelere göre farklı ürünlerde de yeni pozisyon almıştı. Malum Brezilya’dan sonra en büyük şeker kamışı ülkesi Hindistan’dır. Gerek şeker kamışından etanol yapımında, gerekse küresel şeker pazarında var olmak için önemli adımlar atılmıştı.

Dünyada en fazla tüketilen ürünlerin başında gelen kahve pazarı için Hindistan, yeni ekim alanları oluşturduğu biliniyor.

Malum, Türkiye’nin de üyesi olduğu FATF denilen Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü denilen bir yapı var. Dünyada dolaşan toplam para miktarı 37 trilyon dolardır. Küresel olarak her yıl 1.6 trilyon dolar kara para aklanmaya devam ediyor. Savaşla birlikte kara paranın hareketlerinde artış söz konusu olacaktır. FATF, kara para transferlerine yönelik yeni listeler yayınlaması ve operasyonlar yaşanması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

Savaşın faturası acıdır. Bu acıyı sadece savaşan taraflar hissetmiyor, insan olan herkes hissediyor. Etkileri onlarca yıl süren savaşla birlikte her iki tarafta da mutlaka iktidarlar değişiyor. Yakın dönemde Rusya başta olmak üzere herkes ekonomik krizin etkilerini fazlasıyla görecektir.

Umarım bu savaştan yeterince ders alınır. Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabındaki sözüyle son noktayı koyalım: “Mükemmellik her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.”

Zuhal Mansfield

TMG Dış Ticaret ve Madencilik Yön.Krl.Bşk

KAGİDER Üyesi



KAGİDER Üyesi

Girişimci

KAGİDER Üyesi