Hepimiz çok zor günlerden geçiyoruz. Global bir sağlık tehdidiyle karşı karşıyayız. Alışık olduğumuz düzenlerimizi bırakıp, kendimizin, ailemizin, yakın çevremizin, içinde yaşadığımız toplumun ve ulusumuzun geleceği için alınan tedbirlere uymak, bu salgını ciddiye almak önceliğimizdir, sorumluluğumuzdur, görevimizdir. Bu süreç de bir anlamda kriz yönetimidir ve bu süreci biz kadınlar inanıyorum ki çok iyi yönetebiliriz. Hem bu duyarlığa hem de zorluklarla baş edebilecek dayanıklılığa sahibiz.
Her ne kadar bu günler zor geçecek olsa da geçecek. İçinde bulunduğumuz global salgını atlattığımızda bizi bekleyen sorunları da düşünmeli, bunlara şimdiden hazırlanmalıyız. Salgını atlattığımızda karşılaşacağımız sorunlar listesinin başında istihdamdaki düşüş ve ekonomiye yansıması gelecek.
İş yaşamındaki cinsiyet eşitsizliği Türkiye’de kadın emeğinin ekonomiye yansımasını engelliyor. Türkiye’de kadının güçlendirilmesi, ekonomik, sosyal ve siyasi yaşamda erkeklerle eşit koşullarda var olması mücadelesi hiç kuşkusuz uzun soluklu bir mücadele. Bir başka deyişle 100 metre değil, maraton koşusu. Dolayısıyla kararlı bir şekilde koşmayı sürdürmek gerekiyor. Bunu yaparken başını kaldırıp etrafına bakmak, mevcut resmi görebilmek de önemli. Çünkü doğru yönde ve yeterli hızda koşup koşmadığını bilmek gerekiyor. Eğer bir sorun varsa yönü ve hızı düzeltip yol haritasını çıkartmak ve başarıya doğru koşmaya devam etmek mümkün.
Kadının güçlenmesi, ekonomideki varlığının artması ve kadın girişimciliğinin yaygınlaşması için çalışan KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) bu maratonun ön saflarında koşan bir sivil toplum kuruluşudur. Hedefe odaklı ilerlemek için resmi görmeye çalışır ve verilere dayalı olarak yol haritamızı daima güncel tutarız. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Mart ayında açıkladığı son veriler, sadece KAGİDER değil, Türkiye olarak da kadının güçlendirilmesi konusunda hangi noktada olduğumuzu değerlendirmemize olanak veren çok değerli bir rehber niteliği taşıyor.
Gelin 6 Mart 2020’de yayınlanan “TUİK İstatistiklerle Kadın 2019” ve 5 Mart’ta yayınlanan “Girişimcilik 2016-2018” raporlarından yola çıkarak 2018 itibarı ile resmin bütününe bakalım.
Kadın istihdamı
TÜİK Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2018 yılında, Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı %47,4 düzeyinde bulunuyor. Bu oran kadınlarda %29,4, erkeklerde ise %65,7 oldu. Hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı, 2014 yılında %59,8 iken 2018 yılında %60,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; 2018 yılında hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranının %26,5, erkeklerin istihdam oranının ise %90,4 olduğu görüldü.
Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; çalışma hayatında kalma süresi, 2013 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki kadınlarda 16,7 yıl, erkeklerde 37,7 yıl iken 2018 yılında çalışma hayatında kalma süresi kadınlarda 19 yıl, erkeklerde 39,3 yıl oldu.
Kadınlar daha az ücret alıyor Kazanç Yapısı Araştırması, 2018 sonuçlarına göre 2018 yılında yıllık ortalama brüt kazanç 49 bin 001 TL oldu. Bu değer, kadınlar için 46 bin 208 TL, erkekler için 50 bin 297 TL olarak tahmin edildi.
Cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda ve tüm eğitim düzeylerinde erkek ücretinin lehine gerçekleşti. Cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda %7,7 oldu. Bu fark, en fazla %28,8 ile meslek lisesi mezunu erkekler ve kadınlar arasında görülürken en az fark %14,3 ile lise mezunu erkekler ve kadınlar arasında görülüyor.
Eğitimde kadınlar için iyi haber
En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki bireylerin toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında %81,1 iken 2018 yılında %90,1 oldu. En az bir eğitim düzeyini tamamlayanların oranı cinsiyete göre incelendiğinde; 2008 yılında, kadınlarda %72,6, erkeklerde %89,8 olan bu oran, 2018 yılında sırasıyla %84,5 ve %95,9 gerçekleşti.
En az üniversite mezunu 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2008 yılında %9,8 iken 2018 yılında %19,9 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; 2008 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olup en az üniversite mezunu olan kadınların oranı %7,6, erkeklerin oranı %12,1 iken bu oran 2018 yılında kadınlarda %17,5, erkeklerde ise %22,4’ü buldu.
Kadın milletvekili oranı %17,3
Türkiye Büyük Millet Meclisi verilerine göre; 2019 yılında 589 milletvekili içerisinde kadın milletvekili sayısının 102, erkek milletvekili sayısının ise 487 olduğu görüldü. Meclise giren kadın milletvekili oranı, 2007 yılında %9,1 iken bu oran 2019 yılında %17,3 oldu.
Ya girişimcilik?
TÜİK, ‘Girişimcilik 2016-2018’ çalışmasına göre yeni girişimlerin çoğu üretimle değil ticaretle uğraşırken, son 10 yılda inşaattaki girişim sayısı yüzde 55 arttı. Son yıllarda yeni girişimlerin hem sayısı hem de istihdam yaratma kapasitesi azalıyor. Yeni kurulan girişimlerin toplam girişimler içindeki oranı 2011’de yüzde 22,3 iken bu oran 2018’de yüzde 13,6’ya kadar düştü. Yeni kurulan işletmelerin büyük çoğunluğu bir ila 10 çalışanı bulunan mikro ölçekli işletmelerden oluşuyor. Yeni doğan her 100 girişimin 30,8’i toptan veya perakende ticaret alanında faaliyet gösteriyor. Tarımdaki yeni girişimlerin oranı ise sadece binde 7 düzeyinde bulunuyor.
2018 yılı itibariyle her 100 işverenin 91,3’ünü erkekler geri kalanını kadınlar oluşturdu. Öte yandan kadın çalışan sayısı artıyor, ama kadın işveren sayısı düşüyor. Kadınlar ancak mikro işletmelerin patronu olabiliyor.
Şirketlerin neredeyse tümü aile şirketi. Bugün hayatta olup faaliyet gösteren her 100 işletmenin 96,3’i 1990’da sonra kuruldu. 1990’dan önce doğan görece kurumsal işletmelin toplam sayı içindeki payı sadece yüzde 3,6. Üstelik şu andaki işletmelerin yüzde 55,9’u 2011 ve sonrasında kurulmuş işletmeler.
Bu tablo bize ne gösteriyor?
Öncelikle kadın ve erkek istihdamları arasındaki ciddi uçurum devam ediyor. Bunun da ötesinde ülke olarak bu koşularda zorlukla istihdam edilen kadınları işlerinde tutmakta zorlanıyoruz. 2018’de kadınların çalışma hayatında kalma süresi 19 yıl oldu. Yani örneğin 15 yaşında bir işe giren kadın ortalama olarak 34 yaşında işi bırakıyor. Ülkemizde kadınların ortalama yaşam süresinin 81 yıl olduğunu göz önüne alırsak, ekonomi için değer yaratabileceği, kalkınmaya destek verebileceği verimli yıllarını boşa harcıyor. Ve maalesef ücretlerdeki eşitsizlik devam ediyor. Kadınlar genellikle aynı işi yaptıkları erkeklerden daha az ücret alıyorlar.
Girişimcilikteki tablo da çok farklı değil. Her 100 işverenin 91,3’ünü erkekler, 8,7’sini kadınlar oluşturuyor ve kadınlar çoğunlukla çok küçük, mikro işletmelerin patronu oluyor.
Siyasete baktığımızda Meclise giren kadın milletvekili oranının 2007 yılında %9,1 iken 2019 yılında %17,3 olduğunu görüyoruz. Aradan geçen 12 yılda bir artış var ama kadınlar hâlâ 5 milletvekilinden biri bile değiller tam olarak.
Görece olarak en iyi haber eğitim alanında. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan kadınların oranı 2008 yılında %72,6’dan %84,5’e çıkmış. 2008 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olup en az üniversite mezunu olan kadınların oranı %7,6 iken bu oran 2018 yılında %17,5’e ulaşmış. Eğitimdeki gelişme önemli, çünkü eğitim düzeyi ilerledikçe kadınların istihdama ve girişimciliğe daha fazla katıldıklarını biliyoruz.
Bu resmi değiştirmek için daha fazla çalışmalıyız
TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na katılan kadınların %57’si mutlu olduklarını beyan etmişler. Ama ben verilere baktığım zaman gördüğüm resimden mutlu değilim. İstihdamda, girişimcilikte, siyasette kadınlar arzu edilen noktada değiller. O noktaya doğru hızla ilerliyorlar mı? Pek öyle görünmüyor.
Cinsiyet eşitliğini destekleyen bir kültürü sosyal, ekonomik ve siyasi olmak üzere hayatın her alanında egemen kılmak ve profesyonel yaşamda kadınlarla erkekler arasında fırsatlar ve koşullar açısından eşitliği sağlamak yönünde daha hızlı ve daha güçlü adımlar atmamız gerekiyor. Hükümet, ilgili sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının temsilcilerinin bir araya gelerek bunu nasıl yapacağımız konusunda kafa yormaları, yol haritası çıkartmaları, yakın bir iş birliği içinde çalışarak kadınlar için somut kazanımlar elde etmeleri gerekiyor. Bu alandaki ilerlemeleri lafla, nutuklarla anlatmak yerine, icraatlar ve alınan sonuçlarla ölçmeliyiz.
TÜİK’in son verileri kadının güçlendirilmesi mücadelesine gönülden bağlı her kişi ve kurum için bir uyandırma alarmıdır. Türkiye’nin geleceği, çocuklarımızın yarınları için bu resmi hızla iyileştirmek, bunun gereklerini yerine getirmek zorundayız.
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), girişimcilik yoluyla kadının güçlenmesini hedefleyen bir sivil toplum kuruluşudur. Kadının sadece ekonomik olarak değil politik ve sosyal olarak da güçlenmesini hedefler. KAGİDER kadın girişimciliğini, kadınların eşitsiz ve dışlanan toplumsal konumlarının değişmesi ve bu sayede ekonomik güçlenme ile kadın güçlenmesini sağlayacağı için destekler. Kadın girişimcilerin sağlayacağı faydalar, kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına katkı verecektir.