KAGİDER, Nisan Ayı toplantısında yerel seçimlerin ardından Türkiye’yi neler bekliyor konusunu, konuşmacı konukları Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman ile irdeledi.
Her iki konuşmacı konuk, 29 Mart 2009 Yerel seçimleri 2007’nin sert kutuplaşma sonrası bir düzeltme hareketi olarak değerlendirerek, şimdiye kadar demokrasinin tam yerleşmediği ve siyasette kontrol ve denge mekanizmaları sıkça sakatlanan bir ülkede önemli bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ergin, ülkede ister sağ, ister sol hükümetler olsun, iktidar partilerinin aşırı ve keyfî güç kullanımının mevcut AKP hükümeti ile yaşanması ve Batı medyasının tanımlaması ile “otokrat” uygulamalarının yerel seçim sonuçları ile güç yoğunlaşmasının dengelenme şansına kavuştuğunu belirtti. Sedat Ergin’in özellikle vurguladığı nokta Türkiye’nin iç konsensusunu yitiren bir ülke olduğu görüntüsünü vermesi. Yaşam tarzlarında, eğitimde iki ayrı kafa yapısı, ülkeyi dualiteye sürüklemekte ve bu uzun dönemde toplumsal barış için hiç iyi bir şey değil. Konsensusunu kaybeden bir Türkiye, muhafazakarlaşan bir Türkiye demektir.
Seçim sonuçlarını değerlendiren Ergin, özellikle İç Ege sonuçlarının analiz edilmesi görüşünde olduğunu belirterek, seçimlerin en muzaffer partisinin DP olduğunu vurgularak, medyadan hiçbir destek almadan il genel meclisi için %3,7 oy almasının büyük bir başarı olduğunu vurguladı. Kıyı illerini alan CHP için Gürsel Tekin’in modeline devam edilmesinin CHP için önemli olduğunu ve AB karşıtı çizgiyi bırakmasının gerekliliğini hatırlattı..
Prof.Fuat Keyman, 2009-2011 döneminin ciddi bir şekilde siyasete dönüş dönemi olacağını belirterek, son global gündemde Türkiye’nin önce G-20 Zirvesi, ardından NATO Zirvesi, Medeniyetler İttifakı, Obama’nın Türkiye gezisi ve AB Başkanlar Toplantısı ile farklı bir role büründüğüne, küresel merkez olma fırsatı elde ettiğini, Obama’nın TBMM’inde yaptığı konuşmada Türkiye’nin gücünün; ne ılımlı islam ülkesi olması, ne jeopolitik gücü, ne de ordusunun gücü değil “farklılıkların tam ortasında, merkezinde bulunmasında” olduğunu belirtmesinin önemine değindi. Küresel aktör olmaya soyunurken, kendi merkezini güçlendirmesi gerekliliğini vurguladı.
Keyman’a göre, Türkiye’de hem iktidar, hem de muhalefet partilerinin Obamayı iyi okuması gerekir. Strateji ve vizyon geliştirilmeli, hem AKP hem muhalefet partileri yeniden yapılanmalı, kadınlar ve gençlere odaklanmalılar. Şu anda işsizlik ve kimlik ekseninde siyaset oluşurken, 2011 seçimlerini kazanacak partinin sadece iç siyasete değil, küresel vizyon, halkla iletişim, zenginlik & yoksulluk analizlerine önem vermesi, kadınlara ve çocuklara fırsat tanıması gerekiyor. Bu ortamda Sivil Toplum Kuruluşlarına çok önemli rol düşüyor. Ya var olan Türkiye’yi, olduğu gibi kabul ederek, toplumsal segmentasyona izin vereceğiz, ya da toplumsal Konsensus oluşturarak değişeceğiz.