Arap Baharı’nın kadın aktivistleri İstanbul’da buluştu

Arap Baharı’nın ve bölgenin kadın aktivistleri, kadın kanaat önderleri ve girişimcileri İstanbul’da düzenlenen Çalıştay’da bir araya geldi. Arap Baharı’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kadınların ekonomik, siyasi, sosyal statülerinin güçlenmesine etkisinin ne ölçüde ve nasıl olacağı sorusunun tartışıldığı Çalıştay’da fikir ve deneyim aktarımları yapıldı.

 

Tunus’ta başlayıp Mısır, Suriye, Libya, Fas, Cezayir, Ürdün, Yemen ve Bahreyn’i etkisi altına alan, Ortadoğu ülkelerinin tümünde politik yansımaları görülen Arap Baharı’nın, bölge kadınlarının güçlenmesi için sürdürülen mücadeleye etkileri ve  kadınlar açısından olası sonuçları, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) ve Konrad-Adenauer-Stiftung’un (KAS) ortak girişimiyle düzenlenen bölgesel Çalıştay’da ele alındı.

 

Çalıştay’ın açılışında konuşan KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gülden Türktan, “Time Dergisi 2011 için Yılın İnsanı Olarak meydanlarda başkaldıran “Protestocuları” seçti. İlk kez dünyanın yükselen lider gücü sokaktaki insanlar olarak ilan edildi. Bu ciddiye alınması gereken bir durumdur” dedi.

 

“Meraklı ve umutlu olsak da temkinli olmak zorundayız.” diyen Türktan, şunları söyledi:

 

“Siyasi ve sosyal ortam o kadar kırılgan ki, bölgenin kadınları olarak bizler hakettiğimiz eşitlik seviyesi için ısrarcı olmalıyız. Bölgede seçimler büyük bir fırsat penceresi sunuyor. Ancak tam eşitlik hayalimize erişene kadar hiç bir gelişme yeterli olmayacak. Bu yüzden biz dayanışmayı önemsiyoruz. Bölgede ve dünyada sergilenecek kadın dayanışması siyasi kararlılığı sağlamakta önemli bir güç kaynağı olacaktır.”

 

Çalıştay’ın organizatörlerinden Konrad-Adenauer-Stiftung Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop ise “Dünya siyaset tarihinde bir kırılma sürecine tanıklık ettiğimizi düşünüyorum. Arap Baharı dolayısıyla yeni bir protesto kültürünün doğuşuna ve hızla benimsenmesine tanıklık ettikdiyerek şunları söyledi:

 

“Arap Baharı özelinde kadın hakları savunucularının daha iyi bir gelecek icin, umutlu oldukları kadar uyanık olmaları gerekmektedir. ‘Kadınların güçlenmesi’, ‘kadının insan hakları’nın iyileşmesi için, siyasi dönüşümün, sosyal ve kültürel dönüşümle desteklenmesi zorunluluktur ve bu, uzun soluklu bir çabayı gerektirir. Kadın hakları mücadelesinin yakın gelecekte nasıl şekilleneceğini; yani Arap Baharı’yla birlikte bu mücadelede başarı için zorunlu yöntemsel ve stratejik açılımların neler olduğunu; uluslararası kamuoyunun, kurumları aktörleri aracılığıyla bu mücadeleye, nasıl destek verebileceğini, bölge içinde ve bölgeler arası hangi dayanışma imkanlarının bulunduğunu tartışmaya ihtiyaç olduğu görülüyor. Bu toplantı, bu yolda atılmış küçük bir adımdır.”

 

Mısır, Tunus, Fas, Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Almanya’dan Arap Baharı’nı yakından incelemiş ve bölgede etkin kadın aktivistlerin, kadın kanaat önderleri ve girişimcilerin bir araya geldiği Çalıştay’da deneyim aktarımı yapıldı ve ‘Arap Baharı’ ve ‘kadınların güçlendirilmesi’ kavramları arasındaki ilişki kapsamında: 

 

Arap Baharı’nın demokrasi ve eşitlik arayışı bölgede kadınların siyasete katılmaları artacak mı / istihdam piyasasında, girişimcilik alanında ve sosyal yaşamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için itici güç olacak mı? sorularının yanıtları arandı.

 

Konuşmacılar: Arap Baharı’ndan bölge kadınlarının kazanımlar elde etmesi için kadın dayanışması ile ortak hareket etmenin öneminin altını çizdiler.