Eylül ayı KAGİDER Kahvaltı toplantısında, basın mensuplarının da katılımı ile IPSOS KMG’nin sponsorluğunda KAGİDER’in gerçekleştirdiği “KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ: TUTUM VE DAVRANIŞ ARAŞTIRMASI” sonuçları irdelendi. Araştırmanın en çarpıcı verileri, konuşmacılar IPSOS KMG’nin CEO’su Vural Çakır ve psikolog Leyla Navaro ile ele alındı. Vural Çakır konuşmasına dünyanın ilk 20 büyük ekonomisi arasında yer alan Türkiye’nin İnsanî Gelişmişlik Endeksi açısından 94. sırada bulunmasının tek nedeninin “kadın” unsurlarındaki gerilik olduğunu vurgulayarak başladı. Girişimciliğin arka planında kadınların algısı ve genel tutum araştırmalarında kadının 12 Eylül öncesi ve sonrası eğitimli kuşak arasındaki farklar ile kendini algılama, ekonomik bağımsızlığa önem verme açısındaki farklılıklardaki %40’lar civarında oluşan iki blok mevcut iken Kadın kendi ekonomik bağımsızlığına sahip olmalıdır diye düşünen kadın oranı % 45. Kentli kadının sadece %13,3’ü girişimciliği düşünüyor ve sadece %8,6 bunu fiiliyata döküyor. Girişimciliğe başlayan bu %8,6 oranın ise yaklaşık yarısı (%5) işini devam ettiriyor. Devam edenler arasında ise sadece % 2,1’i en az 1 kişilik istihdam yaratıyor. Mevcut kadın girişimcilik alanları genel kanıda “ kadına uygun” olarak tanımlanan alanlar. Araştırma’da girişimcilik önündeki engel olarak birinci sırayı maddi kaynak/fon yaratamama alırken, ikinci sırada nasıl yapılacağını bilememek geliyor, ki burada KAGİDER’in misyonu doğrultusunda gerçekleştirdiği girişimcilik eğitimlerinin ve KGLM projesinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Psikolog Leyla Navaro ise araştırma sonucunu kadının içsel dinamikleri açısından neden ekonomik bağımsızlıklarını istemedikleri konusunu irdeledi. Herşeyden önce kadınlar deneyimsiz. İyi eğitim görmekte olanların bile para ile doğrudan ilişkisi yok, paranın kullanımı, tasarrufu ve harcanmasında deneyimsiz, bilgisiz ve özgüvensiz. Ayrıca “öğrenilmiş çaresizlik” var. Parayı kazanan eğitimli kadın bile kullanım kararını erkeğe bırakıyor. Geleneksel “kadın olma” halleri nedeniyle çocuk ve aile sorumlulukları üstleniyor ve güçlü olduğu durumda “ideal kadın” olamama korkusu yaşıyor. “Mağdur kurban” olmanın ikincil çıkarları daha cazip gelebiliyor. Kültürümüzde mağduriyet ve kurbanlık pek çok kadının yaşadığı durumlardır; ancak mağduriyet ve kurbanlığın sempati toplamak, kendini acındırarak dikkat çekmek, mağdur kurban rolüyle hikayesinin kahramanı olmak gibi ikincil çıkarları vardır. Özellikle paranın kullanımı, tasarrufu ve harcanmasında deneyimsiz, bilgisiz ve özgüvensiz kadına daha kolay bir seçenek olarak gözükmektedir. Ayrıca kadın ekonomik sorumluluk almadan harcamanın ‘keyfini’ yitirmek istemeyebilir; güce erişemeyen ve paranın denetiminde olmayan kadınlar para harcayarak ‘dolaylı intikam’ aldığına işaret etti. Burada sistemi yeniden üretmemek gerekliliğinin altını çizen Navaro, eğitim ve rol model sunmanın önemini vurguladı. Katılımcıların çeşitli soruları, yorumları ve paylaştıkları bilgiler ile toplantı, kadın girişimcilik konusunda tüm kesimlerin (bireyler, rol modeller, STK’lar, Medya, Kamu) daha çok çaba sarf etmesi gerekliliğinde hemfikir kalınarak sona erdi. Aşağıdaki bağlantılara tıklayarak sunumları ve Gülseren Onanç'ın konuşmasını bilgisayarınıza indirebilirsiniz.